Surah Al-Qari'ah, Karia Suresi Arapça, Karia Sure Dinle, Karia Oku, Karia Ezberle, Surat Al-Qari'ah HD
KARİA SURESİ MEALİ: Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın ismiyle. 1) O Karia. 2) Nedir o karia? 3) Ne bildirdi ki sana; nedir o karia? 4) O gün ki nâs çırpınıp yayılan pervaneler gibi olacak. 5) Dağlar da didilmiş elvan yünler gibi atılacaktır. 6) İşte o vakit mizanları ağır basan kimse. 7) O artık hoşnud bir hayattadır. 8) Fakat mizanları hafif gelen kimse. 9) O vakit onun anası haviyedir. 10) Ve bildin mi haviye nedir? 11) Kızışmış bir ateş. Kelime anlamı olarak Karia “kapıyı çalan” olarak çevrilmektedir. Bu sure rivayete göre Mekke’de inmiş olup toplamda 11 ayetten oluşmaktadır. Bu sure Kureyş suresinden sonra inmiş olup nüzul sırasına göre 30. sırada yer almaktadır. Mushaf ‘ta ise 101. sıralamada bulunmaktadır. Karia suresinde ahiret gününden bahsedilmektedir. Temel olarak; kıyametin insanlara oldukça yakın olduğu, hesap günü geldiğinde insanların bir pervane gibi olacağı, bir taraftan başka bir tarafa sürekli koşuşturacağını, o gün geldiğinde bütün amellerin tartılıp iyi amelleri fazla olanların kurtulabileceğinden bahsedilmektedir. Kötü amelleri fazla olanların ise memnun bir hayat süremeyip o kimselerin yerlerinin haviye yani kızgın, kızışmış bir ateş olduğu buyrulmaktadır. Sevgili Peygamberimiz (sas) şöyle anlatmıştır: “Kişi kabrinden kalkınca Kur’an onu rengi değişmiş ve zayıflamış bir halde karşılar ve: ‘Beni tanıyor musun?’ diye sorar o da: ‘Hayır, seni tanımadım’ der. O zaman: ‘Ben senin arkadaşın olan ve seni şiddetli sıcaklarda susuz, geceleri uykusuz bırakan Kur’an’ım’ der.” (İbn-i Mace, Edeb: 52) Başka bir hadislerinde de Peygamberimiz (sas) Kur’an ehline: “Kur’an’ı oku ve yüksel. Kur’an’ı tıpkı dünyada iken yaptığın gibi tane tane (tertil üzere) oku! Zira senin rütben, okuyacağın son ayetin yanındadır” denir. Bunun üzerine okur ve her bir ayete karşılık bir derece yukarı çıkar. (Tirmizi, Fedail’ul Kur’an: 18) Ebu Musa El Eş’ari’nin rivayetine göre Sevgili Peygamberimiz (sas): “Kur’an okuyup gereğini yerine getiren halis mümin, tadı ve kokusu güzel turunç (meyvesi) gibidir. Kur’an okumayan, fakat gereğiyle amel eden mümin de tadı güzel, fakat kokusu olmayan hurmaya benzer. Kur’an okuyup gereğiyle amel etmeyen münafık ise kokusu güzel, fakat tadı acı fesleğen (Reyhan) gibidir. Kur’an okumayan münafık ise tadı da kokusu da acı ve kötü olan Ebu Cehil karpuzuna benzer” buyurmuşlardır. (Buhari, Fedail’ul Kur’an: 26) Kur’an mutlaka Allah rızası için okunmalı. Bütün varlığımızla ve benliğimizle ona yönelmeliyiz. Kurallarına uyulmadan ve içten okunmayan Kur’an hakkında bakınız Efendimiz (sas) ne buyuruyor: “Sizin içinizde öyle tipler türeyecektir ki, siz onların namazları yanında kendi namazlarınızı, oruçları yanında kendi oruçlarınızı, iyi işleri ve hayırları yanında kendi salih amellerinizi küçük göreceksiniz. Onlar Kur’an’da okuyacaklar fakat Kur’an’ın feyz ve bereketi hançerelerini geçmeyecek. Onlar, okun avı delip çıktığı gibi dinden çıkacaklar…” (Buhari, Fedail’ul Kur’an: 36) Okuduğu Kur’an’ı geçim vasıtası ve gösteriş yapanlar