13-Müşrikler Bu Taptıkları İlahlarından Allah ile Aralarında Aracılık Yapmalarını İsterler / Ebu Nuh HD
#ehlikıble #hristiyanlar #ebunuh #hzisa #hzmeryem #kelimeitevhidintefsiri #gaşiyesuresi #rafizi #taifetulmansura #mutezile #sofi #sofiler #uluhiyyet #rububiyet #tevhid #tevhidnedir Bugünkü videomuzda Muhammed Bin Abdulvehhab’ın “ Kelimei Tevhid’in Tefsiri “ adlı eserine Ebu Nuh Hoca’nın yapmış olduğu şerhi işleyeceğiz. Bu kitabı Şeyh Muhammed Bin Abdulvehhab kaleme almıştır. Kendisi yine her zaman olduğu gibi yazdığı bu risalelerle kendisinden 300,400 yıl sonra gelecek olan insanlara bir ışık tutmuştur. Kendisinin Osmanlı Devleti zamanında yaşamış olması, günümüz toplumuna olan çokça benzerliklerini gösteriyor. Allah Azze ve Celle kendisinden razı olsun ve kendisine rahmet etsin. Buradaki amaç ise insanlara kısa ve öz sözler ile Kelimei Tevhid’in anlamını aktarmaktır. Bununla beraber konular güncelleştirilerek insanların daha iyi anlaması amaçlanmıştır. Risalenin On Üçüncü Dersinde Bugün: “ Müşrikler Allah’ın Dışında Taptıklarından Allah ile Aralarında Aracılık Yapmalarını İsterler “ Şeyh Muhammed Bin Abdulvehhab şöyle diyor: Çünkü onlar da Îsâ’ya, Uzeyr’e, meleklere ve evliyaya yalvarıp yakarıyor ve bunu istiyorlardı. Nitekim Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “O’nun yanı sıra bir takım velilere tutunanlar “Biz bunlara sadece bizi Allah’ın yakınlığına erdirsinler diye tapınıyoruz.” derler.” (39/Zümer, 3) Yine şöyle buyurmaktadır: “Allah’ın yanı sıra kendilerine ne bir zarar ne de fayda veremeyecek kimselere tapınıyor ve diyorlar ki: Bunlar, Allah katında bizim şefaatçilerimizdir.” (10/Yûnus, 18) Bugün Müslümanlara, insanlara şirk isnat ediyorsunuz, insanlara müşrik diyorsunuz diyorlar, biraz dikkatli konulara bakacak olsalar, Rububiyet Tevhidinin insanı tek başına İslam’a sokmayacağını anlarlar. Kıbleye yönelmek ile Müslüman olunmaz. Bugün Yahudiler, biz Mescid-i Haram’a doğru namaz kılacağız deseler, onlara Ehli Kıble mi diyeceksiniz? Önceki müşrikler Allah’ın yanı sıra taptıklarından sadece Allah ile aralarında aracılık yapmalarını istiyorlardı. Onların, yarattıklarını ve rızık verdiklerini söylemiyor; sadece “Bunlar Allah katında bizim şefaatçilerimizdir.” ve “Bu Allah için olan bir ta’zimdir.” diyorlardı. Şeyh Muhammed Bin Abdulvehhab şöyle diyor: Bunları iyiden iyiye düşündüğün zaman, kâfirlerin Allah hakkında tevhîd-i rubûbiyyete şâhitlikte bulunduklarını öğrenmiş olursun. Tevhîd-i rubûbiyyet; O’nu, yaratmada, rızık vermede, yönetmede birlemektir. Onlar Îsâ’dan, meleklerden, velîlerden yardım istiyor; onların kendilerini Allah’ın yakınlığına erdirmelerini, kendileri için O’nun katında şefaat etmelerini kasdediyorlardı. Yine öğrenmiş olursun ki; kâfirlerden bazıları –özellikle Hıristiyanlardan bir kısmı gece gündüz Allah’a ibâdet ederler. Dünyaya karşı zâhidlik yapar, ondan kendilerine ulaşan payı insanların duymasından kaçına kaçına tasadduk ederler. Bununla birlikte o kişi, Îsâ veya velîlerden ondan başkası hakkında beslediği i’tikâd ve ona yalvarıp yakarması veya onun için kurban kesmesi veya onun için adak adaması sebebiyle kâ